Bad’lik Amiri
Kargo
~ Söz: Mehmet Şenol Şişli
~ Yorum: Kargo
Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim?
Dün gece senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim?
Soğuk bir rüzgar esti pencereme, tül perde genişledi
Şişti, odanın içine…Tıpkı bir balon gibi…Yayıldı…
Dün gece ona dokunduğumu sana nasıl anlatabilirim?
Biraz şarap içtik… Ve bilirsin biraz dedikodu…
Aslında Chet Baker’ın bunla hiçbir ilgisi yoktu…
O ruj lekesi… Dağınık bir yatak.. Sıcak bir gülümseme…
Bunlara katlanabilir misin?
İnsanın kendisini onemsemesi; kendisinin kiralık katilidir.
Benciller ise yaşarlar…
Kimse suçlu değil aslında, (hiç kimse suçlu değil!)
Bu sadece üçlü bir oyun,
Ama ben anlattığım için suçluyum, biliyorum…
Bir yılan gibi girdi evime, yanıma uzandı, kolumdan zehirledi beni…
Her öpüşü ılık bir ölümdü sanki…
Yağmuru damarlarımda hissediyordum, (Yağmur’u)
Kusmak istiyordum, ellerim titriyordu, başım dönüyordu,
Gözlerim kararmıştı!
Şimdi ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim…
Şimdi ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim… (şimdi ben… )
Söylememek, söylemekten daha dürüst bir davranıştır
( bütün gün burda sessiz sedasız evde oturdum )
Ve bu oyun üçlü oynanmaz
( bir yerde bir kelebek uçuyordu )
Sevgiyle yapılan hiç bir şey insana zarar vermez
Suçlu yok, yanlış var…
( sustukça benim gerçekten içimden geçtiğini, sessizce nasıl izliyorduk… )
Boşver, olmayanı arama..
( ay yansıyordu yatağa… yatağın kenarındaki parkelere )
( bir telefon geldi )
( o günü anlatan bir iki telefon..chicago’da yalnız bir gece)
( sen hiç bilme bunu )
Sana gülümsemesi senin için hayat, benim içinse ölüm demek!
( dostum olabilirsin ..? )
Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim?
( onun dışında sessizlik hakimdi )
Dün gece senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim?
Daha da önemlisi… Bunu kendime nasıl anlatabilirim?
( bunu kendime nasıl anlatabilirim? aahh nasıl!? )
( traş olmak için berbere çıktım..atıldım, aynaya bakmadan.. )
Bacaklarından süzülen kanlar, yere damlıyordu…
( McDonald’s’an bir menü söyledim. )
İnan başka bir yalnız gece için, hiç bir açıklamaya ihtiyacım yok benim !
Aaaah!!! Şimdi ben… Zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim!
( şimdi ben… zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim… )
Aah şimdi ben!!! Zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim!!!
( şimdi ben… )
Aaaah şimdi ben!!! Zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim!
Ölümle doğum arasında, o bilinmeyen bölgedeyim…
( zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim )
Aah şimdi ben… Zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim!!!
Gece!!!
Dün gece senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim?
( bileklerimi keserek intihar etmeyi düşündüm )
Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl anlatabilirim?
( onu düşünmekten sıkıldım )
Ona dokundugumu sana nasıl söyleyebilirim?
( söyleyin… )
( sssiktir git, evet..) (03.35)
( bütün bir gün uzaklardaydim… )
Onun eti, benim vücudumun altında titrerken,
( elime jilet alıp saçlarımı yavaş yavaş kazımaya başladım )
Neler düşündügümü sana nasıl açıklayabilirim?
( açıklayabilirim… )
( delirdiğimi ya da ona yakın hissettiğimi düşünüyordum )
Teypte Cansever, ve onun tok sesi…
( niye düşünüyorum… )
( lanet olsun!… lanet olsun!… )
Tüm gücümü toplamıştım, bütün bunları sana anlatmak için…
Tam o sırada bana baktın ve telefon acı acı inledi.
( sessizce bir şey düşünememenin delirmek olduğuna inanmaya başlamıştım )
Konuştuktan sonra bana şöyle dedin:
“Onun beni düşünmesi, buraya gelecek olması, daha doğrusu yanımda olması…
( korkmuyorum..korkmuyorum… )
Bana içten içe… Büyük bir mutluluk veriyor!!! "
( söyleme! söylememek, söylemekten daha dürüstçedir ! bunu unutma! )
Şimdi ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim…
( söyleme! söylememek, söylemekten daha dürüstçedir ! bunu unutma! )Aah!…
Şimdi ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim…
( unutma!!! )
Gece inanılmayan bir dinin ebedi misyoneridir, bekleyenin gövdesi içinde!
( unutmaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!!)
Ve şimdi ben, doğumla ölüm arasındaa o bilinmeyen bölgedeyim
( söylememek, söylemekten daha dürüstçedir )
Aaah şimdi ben!!! Zamanın beni sancıya mıhladıgı yerdeyim !!!
( söylememek, söylemekten daha dürüstçedir! bunu unutma! bunu unutma!… )
Gel bul beni, gel, gel kafir !
Gel hisset beni!
Gece inanılmayan bir dinin ebedi misyoneri, bekleyenin gövdesi içinde…
Şimdi ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim…
Doğumla ölüm arasında… O bilinmeyen bölgedeyim…
( açlığa alışıyor insan, peki ya deliliğe alışabilir mi? )
Şimdi ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim…
( açlığa alışıyor insan, peki ya deliliğe alışabilir mi? )
Doğumla ölüm arasında, o bilinmeyen bölgedeyim…
( gel… gel, bul beni… )
Şimdi sen, sonsuz şeritli bir yolun en sol tarafındasın…
Ve hızla ilerliyorsun… Huzura doğru! Erdeme doğru!
( açlığa alışıyor insan! peki ya deliliğe alışabilir mi? )
Ama ben, zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim.
Tatlım ama ben, zamanın beni sancıya mıhladıgı yerdeyim.
Ölümle doğum arasında, o bilinmeyen bölgedeyim…
Gece ( gece ), inanılmayan bir dinin edebi misyoneri…
Bekleyenin gövdesi içinde..
Gece bir sızıntı, kirletilmeyen insanlardan,
Ve o benim içim… Benim gövdemin içinde…
Şimdi ben!
Şimdi ben!
Şimdi ben!!!
Eğer bir yanlış yapacaksan, bari onu doğru yap…
Müzik…
Ruhların yansıması, sonsuz farklı şekilde.
Ve ruhun derinliklerinen çıkıp gelen şarkılar herkes gibi beni de daha fazla etkiliyor.
Ki para kaygısı ile piyasaya sürülmüş şarkılar kendilerini hemen belli ediyor,
Çünkü insanın ruhuna, en en derinlerine işleyemiyor,
Yüzeysel ve tatsız, öyle bomboş kalıyor…
Kargo’nun Bad’lik Amiri adlı eseri, duyguların müziğe aktarılışı yönüyle oldukça farklı çalışmalardan bir tanesi. Eserde;
Aynı anda iki ve hatta üç ses birden duymamız,
Çelişkili sözler içermesi,
Müziğindeki vurgular, inişler ve çıkışlar,
Sözlerindeki çığlıklar,
İnsana o duyguyu fazlasıyla yaşatıyor, kendi içine çekiyor, kasıp kavuruyor…
Şarkının sözlerini bir kez dinlemekle çıkarmanız,
Ya da şarkıya eşlik etmeniz de pek mümkün değil.
Az önce de dediğim gibi aynı anda iki hatta üç ses geliyor eserden.
Hatta bu çok sesliliği ve hatta bu seslerin bazı noktalarda insanı rahatsız etmesi,
Eserin ruhundaki sıkıntıyı ve gerilimi oldukça başarılı bir şekilde aktarıyor.
Kesinlikle arşivinizde bulunması gereken çok özel bir tat bu eser.
Hissettirdiği karamsarlık nedeniyle sık sık dinlemeniz olası değil.
Ancak “Bir müziğe ruh nasıl verilir?”, hatta “Gerçek bir müzik nedir?” derseniz cevabı budur.
“Eğer Bir Yanlış Yapacaksan,
Bari Onu Doğru Yap!”
Not: Eserdeki hikaye gerçektir.