Boğaziçi Üniversitesi
Boğaziçi Üniversitesi’nde geçirdiğim yıllarda yaşadıklarım, gördüklerim, hissettiklerim ve düşündüklerim…
Boğaziçi Üniversitesi Mezuniyet Konuşması
Bu aslında bir son değil, bu Boğaziçi’nde kazandıklarımızı diğer insanlara ulaştırmak için yeni bir başlangıç. Bugün burada keplerimizi, baharda her biri bir başka güzel çiçeğe dönüşen tohumlar gibi havaya atacak ve başka başka hayatlarla Boğaziçili olmanın farklılığını paylaşacağız.
Kaybetmemek İçin…
İçim Yanarken Sizlere Acı ve Donuk Bir Merhaba Diyorum… Bir çok arkadaşımız, oldukça ulaşılmaz olduğum bir şahsi bunalım dönemimde bir şekilde bana ulaşarak, üniversitemizin neden Soma’daki faciadan sonra bu kadar sessiz kaldığını anlamadıklarını ve hayal kırıklığı yaşadıklarını dile getirdiler. Bu dile gelişe cevabımı, çok uzun bir aradan sonra bu yazıyla sizlerle paylaşmak istiyorum. Okumanız dileğiyle…
Kilyos’ta Dumanlı ve Korkunç Bir Gece
Sadece bir hafta önce Boğaziçili bir öğrenci arkadaşımız talihsiz bir kaza sonucu ağır yaralanmış ve daha üç gün önce kaleme aldığım “Kilyos’ta Yaşamak ya da Yaşayamamak” başlıklı yazımın henüz mürekkepi bile kurumamışken, dün sabaha karşı 4 sularında yine korkunç bir geceye uyandık Kilyos’ta!
Kilyos’ta Yaşamak ya da Yaşayamamak
Kilyos gözlerden ırak olduğu gibi gönüllerden ırak bir kampüs ve bir dolu sorunla boğuşuyor her yıl. Sorunların çözülme hızı, sorunların oluşma hızından düşük olunca da dertler de sürekli artıyor. Ancak bu yazımda dikkat çekmek istediğim sorun, bu sorunların içinde belki de en önemlisi. Ne derler bilirsiniz, her işin başı sağlık.
Rektörümüze Selam Olsun…
Boğaziçi Üniversitesi’nin uzatmalı öğrencilerinden biriyim, benim gördüğüm dördüncü rektörsünüz. Belki uzatmalı olduğum için ve eleştirel yazılarımdan ötürü benden pek haz etmiyor olabilirsiniz. Ama bu mektubu sizlere kendim için değil, apolitik kimliğinden kurtulup binlerle direnişe katılan Boğaziçililer için yazıyorum.